birinin düşüncelerinin ardında sakladığı şey
gözünden bir şey kaçmamak, herşeyi görmek.
He has eyes at the back of his head: Onun gözünden
bir şey kaçmaz, görmediği yoktur.
bir şehri avucunun içi gibi bilmek
Verb
bir şehri avucunun içiymiş gibi tanımak
Verb
şehir hrii avucunun içiymiş gibi tanımak
Verb
saçma sapan konuşmak
Verb
saçmalamak, ne dediğini bilememek, ağzından çıkanı kulağı işitmemek.
ihanet, kalleşlik, kancıklık, arkadan vurma.
(birisini) tebrik/teşvik etmek, övmek, methetmek.
pat oneself on the back: (kendini) övmek, methetmek,
kendi yaptığını beğenmek.
apat on the back: tebrik, teşvik, övme, methetme, övgü, medih, tebrik/teşvik edici söz.
kendi kendine aferin demek
Verb
arkadan vurmak, ihanet etmek.
uzakta ve ulaşılması güç yer
işlenmiş faizleri birikmeye bırakmak
Verb
işlenmiş faizleri birikmeye bırakmak
Verb
(a) arkasında, gerisinde, ötesinde, sonunda.
The vocabulary is at the back of the book: Sözlük
kitabın sonundadır. (b) gizli, saklı.
the idea at the back of one's mind: asıl/gizli maksat.
There's something at the back of it: İşin içinde iş var.
(a) desteklemek, arka(sında) olmak.
He is at the back of all this trouble : Bütün bu kötülüklerin
arkasında o var (Bütün bu kötülükler onun başının altından çıkıyor.) (b) kışkırtmak, tahrik etmek.
bir şeyin arkasında olmak
Verb
birisinin gittiğine sevinmek.
I'll be glad to see the back of him: Giderse sevineceğim/memnun
olacağım (Yüzünü şeytan görsün!).
(bir görev , vs'nin) en büyük ya da güç bölümünü bitirmek
Verb
(a) (bir işin) en zor kısmını/çoğunu tamamlamak/bitirmek.
He broke the back of the road consruction. (b) yenmek, mukavemetini kırmak, üstün gelmek.
işin aslını öğrenmek
Verb
İstanbul'u avucumun içi gibi bilirim
üstelik, bu yetmiyormuş gibi, daha kötüsü, bir de …
I was late, and on the back of that the car broke down: Geç kaldım, üstelik araba da bozuldu (Geç kaldığım yetmiyormuş gibi araba da bozuldu).
ilgiyi kesmek, bir daha görmek istememek.
I haven't liked dealing with this company and I'll be glad to see the back of them: Bu şirketle iş yapmaktan hoşlanmadım, ilgimi tamamen kesmek istiyorum (yüzlerini şeytan görsün!).
(arabada) arkada oturmak
Verb
arka kapıdan girivermek
Verb
dönüş yolculuğuna başlamak
Verb
sadece arabanın arkası zarar gördü
arka kapıyı kullanmak
Verb
kalabalığı geri itmek
Verb
'nın tepesinde (dibinde , yayında , başlangıcında , sonunda , önünde , arkasında , ayak dibinde
bir otomobili garajdan iterek çıkarmak
Verb
sahne arkası
Noun, Performing Arts
(a) yanlış ata oynamak, yarışı kaybeden at üzerinde bahse girmek, (b) kaybedilmiş davayı savunmak.
Geleceğe Dönüş
Proper Name, Cinema
sahra kuvvetlerini desteklemek
Verb
yerel saha kuvvetlerini desteklemek
Verb
gene can sıkıcı işine dönmek
Verb
yeniden işine dönmek
Verb
(hisseler) yeniden yükselmekte olmak
Verb
köşeye sıkıştırılmış durumda olmak
Verb
iflasın eşiğinden döndürmek
Verb
toplumdan ayrılanları topluma döndürmek
Verb
sürüden ayrılan koyunları sürüye iade etmek
Verb
birini çıktığı yerden alaşağı etmek
Verb
gerçekçi olmak, gerçek âleme dönmek, hayal kurmaktan vazgeçmek.
düşmanı geri püskürtmek
Verb
güç ya da yorucu işinin başına dönmek
Verb
ekonomiyi yeniden rayına oturtmak
Verb
(Sırtındaki gömleğine kadar) herşeyini vermek/feda etmek.
keşide edene rücu etmek
Verb
büronun yeknesak hayatına dönmek
Verb
son derse geri dönmek
Verb
ümitsiz/müşkül durumda olmak, sıkışmak, çıkmaza saplanmak.
The inflation is beyond the control, and the economy's really got its back to the wall.
gözyaşlarını tutmak/zaptetmek.
yeniden kavgaya girişmek
Verb
kalabalığın yaklaşmasını önlemek
Verb
bir işten elde edilen kârı yeniden işe yatırmak
Verb
(polis) kalabalığı geri itmek
Verb
bir referans kitabını aldığı rafa geri koymak
Verb
devrimcilerin çabalarını yavaşlatmak
Verb
her şeyi yeniden soru konusu yapmak
Verb
yatırım sektörüne enerji katmak
Verb
geçmiş bir çağa geri dönmek
Verb
cereyanı yeniden vermek
Verb
bir tavsiyeyi yeniden gözden geçirilmesi için kurula iade etmek
Verb
davanın aşağı derecedeki bir mahkemeye geri gönderilmesi
maaş kesintilerini geçmişe uygulamak
Verb
maaş kesintilerini geri vermek
Verb
fiyat artışlarını geçmişe uygulamak
Verb
bir davayı yeniden gözden geçirilmek üzere alt derecedeki bir mahkemeye geri göndermek
Verb
bir evi caddenin gerisine çekmek
Verb
vasıtalarda ters oturmak
Verb
otobüste bütün yol boyunca ayakta gitmek
Verb
bardağı taşıran son damla
Noun
montaj hattını yavaşlatmak
Verb
(savaş vb.) son bir gayretle, mezbuhane, can havliyle, canını dişine takarak, ric'at hattı kesilmiş olarak.
ölmek var dönmek yok, geri dönüş imkânsız.